Son yıllarda iş dünyasında çalışma kültürü hızlı bir değişim geçirdi. Bu değişime tüm dünyayı etkisi altına alan küresel salgın da dahil olmak üzere birçok farklı faktör neden oldu. Dünya genelinde yaşanan ekonomik dalgalanmalar nedeniyle birçok işletme ihtiyaç duyduğu personeli bulmakta zorlanmaya başladı. Pek çok sektörde pandemi sonrası artan talep nedeniyle işe alımlar artsa da pandemi sonrası çalışan beklentileri pandemi öncesi ile aynı değil. Dünyanın dört bir yanındaki şirketler, tüm rollerden ve konumlardan daha fazla insanı işe almak istedikleri için büyümede artışa hazırlanıyor fakat diğer taraftan 2022 yılında bazı sektörler nitelikli personel bulamadığı için yatırımlarını erteleme kararı aldı.
Günümüzde; pazar payı, teknoloji ve finansal kaynakların eksikliği kadar yetenekli işgücü eksikliği de önemli unsur haline geldi. Günümüz rekabet ortamında global ölçekte tüm işletmelerin sürdürülebilir rekabet avantajı ve büyüme sağlamaları için en değerli kaynak insan kaynağı olmaya başladı.
İşletmelerin nitelikli insan kaynağı elde etme arzusu yetenek savaşlarının da temelini oluşturuyor. Bilinenin aksine yetenek savaşları, nicel olarak çalışanın az olmasından kaynaklanan bir olgu değil. Bu olgunun temelinde kurumu başarıya götürecek, küresel iş dünyasına uyum sağlayan yetenekli çalışan eksikliği yer alıyor.
Peki kimdir bu “Yetenekli Çalışan” ?
Genel olarak yetenek bir bireyin potansiyel olarak herhangi bir konuda neleri daha iyi yapabileceği konusundaki becerisi olarak tanımlanıyor. Yetenek kavramı iletişim yeteneği, ikna yeteneği, algılama yeteneği gibi farklı şekillerde kullanılabilir.
Öne çıkan diğer bir tanımda ise yetenek “kişinin belirli ilişkileri kavrayabilme, analiz edebilme, çözümleyebilme, sonuca varabilme gibi zihinsel özellikleri ve bazı olguları gerçekleştirebilmesi şeklindeki bedensel özelliklerin tamamı” olarak açıklanıyor. Bu durumda yetenek bireylerin davranışlarını düzenlemede yararlandıkları zihinsel ve bedensel kapasiteleri olarak düşünülebilir.
Yetenek kavramına stratejik düşünme, rekabetçilik, empati kurabilme, odaklanabilme açısından yaklaşan başka bir tanıma göre ise yetenek, bir kişinin tekrar edilebilen düşünme, hissetme ve davranma yetilerinin üretken bir şekilde uygulanabilmesi olarak ifade edilir.
Şirketlere yetenekli çalışanları çekmek, elde tutmak, eğitmek ve onları geleceğe hazırlama fırsatı sağlamak, rekabet avantajı sağlamada anahtar faktörler olarak göze çarpıyor.
Şirketlerin yetenekli çalışanları bünyesine katma çabalarında da gördüğümüz gibi, 21. yüzyılın yetenek savaşları yüzyılı olacağı aşikâr.
Yetenek Savaşından Galip Çıkmak
Rekabette öne çıkabilmek için kurumların yetenek yönetimine ve çalışan değer önermesine odaklanması, tercih edilen işverenlerin birinci sınıf çalışan deneyimleri sağlaması oldukça önem arz edecek. Çalışan değer önermesi, çalışanın şirkete sağladığı yeteneklerinin karşılığı elde ettiği faydalardır. Çalışan değer önermesine ve yetenek yönetimine önem veren şirketler bağlılık, yüksek verimlilik ve daha düşük çalışan devir hızı sağlayabilir. Bu nedenle şirketler güncel trendlere ayak uydurabilmek için kültürlerinde dönüşüme gidebilirler.
Markaların geleceğe adaptasyonunun insan kaynağı ile olacağına olan inançla yapılan kurum içi değişikliklerde günümüzün gerçeği olan kuşaklar arasındaki farklılıklar da göz önünde bulundurulmalı ve yetenekli çalışanların tercih ettiği bir marka olmanın çalışana verilen değer ve çalışan aidiyeti ile ilgili olduğu unutmamalı.
“2023’te İnsan Kaynakları Alanındaki Gündem Başlıkları’ndan” bahsettiğimiz yazımıza linkten ulaşabilirsiniz.
Yazar: Bahar Körpetütüncü
Katkıda Bulunan Yazar: Can Güvenir, Öykü Çelik
Editör: Öykü Çelik
コメント